İZMİR’in Seferihisar ilçesinde 3 yıl önce meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki 117 kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından Kuşadası Körfezi içindeki fay zonu üzerinde yapılan araştırma tamamlandı. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “7’nin üzeri gibi bir depremi, Kuşadası Körfezi odaklı olarak görme ihtimalimiz sınırlı. Ama 5-6 büyüklüğünde depremler üretebilecek başka aktif faylar var. Ama bunlar yıkıcı olarak değerlendirilmiyor” dedi.
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından başlatılan ‘Kuşadası Körfezi İçindeki Fayların Depremselliğinin ve Aktif Tektonik Özelliklerinin Yüksek Çözünürlüklü Deniz Tabanı Ölçümleri ile Belirlenmesi’ projesi, 2 yıllık çalışmayla tamamlandı. Proje kapsamında 2021 ve 2022’de iki adet bilim seferi düzenlendi. Proje aynı zamanda Ege Denizi’nde hem ulusal hem de uluslararası sularda tamamen ulusal destekle yapılan ilk milli deniz araştırma projesi oldu.
‘AKTİF FAYLAR VAR’
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, çalışmanın sonuçlarını DHA’ya anlattı. Mandal, TÜBİTAK olarak, İzmir depreminin hemen akabinde ilgili kurum, kuruluşlarla ilk kez uluslararası kara sularda kendi araştırma gemileri ile araştırma yaptıklarını söyleyerek, “20’nin üzerinde araştırmacı 2 yıl boyunca araştırma yaptı. Araştırmanın ilk seferini 2021 yılı Mayıs ayında, ikinci seferini de 2022 yılında gerçekleştirdik. Çalışmalar tamamlandı. Sonuçlara göre bu bölgede aktif faylar var. Yaşamış olduğumuz coğrafya, aktif fay hatlarının sadece karada değil denizde de bulunduğu bir ortam. Yüksek büyüklük diye ifade edilen 7’nin üzeri gibi böyle bir depremi, Kuşadası Körfezi odaklı olarak görme ihtimalimiz sınırlı. Ama orta büyüklük olarak ifade edebileceğimiz 5-6 büyüklüğünde depremler üretebilecek bu bölgede başka aktif faylar da var. Ama bunlar yıkıcı noktada olan boyutlar olarak değerlendirilmiyor” dedi.
‘TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAMALIYIZ’
Mandal, 2 yıl boyunca bu noktadaki aktif fayların tümünün tarandığını aktararak, “İlk kez gerçekleşen bir şey bu. Tüm deniz karış karış tarandı. Geçmiş yıllarda kaç kez tekrar edilebilirliğine bakıldığı zaman 2 bin yılda bir o bölgede büyük yıkıcı depremler olma noktası var. Ama İzmir’i ya da Ege Bölgesini yakından etkileyecek orta büyüklükte depremlerin olma olasılığı hala devam ediyor. Denizdeki diri faylar kaynaklı yıkıcı büyük depremler hocalarımızın bulgularına göre 2 bin yıl gibi büyük zaman aralıklarında meydana gelmiş. Bu bizim açımızdan en önemli birinci bulguydu. Ancak körfez içinde tespit edilen faylar üzerinde sismik aktivite görmeye devam edeceğiz. İzmir’in kara tarafında da çok aktif faylar var. Hepimiz bu deprem gerçeğinin içerisindeyiz. O nedenle hiç bir zaman tedbiri elden bırakmamalıyız” diye konuştu.