Her 10 bin doğumda 1 erkek çocuk hemofili ile dünyaya geliyor

“`html

Hemofili: Geçmişten Günümüze Kanama Hastalığı

Hemofili, genellikle genetik olarak geçiş gösteren ve vücudun kan pıhtılaşma yeteneğini zayıflatan bir hastalıktır. Bu durum, sadece açık yaralarda değil, iç kanamalarda da kendini gösterir. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Toluy Özgümüş, bu kanamaların zamanla eklem ve kas dokularında hareket kısıtlılığı, deformasyon ve kalıcı hasarlara yol açabileceğini belirtti. Ek olarak, hemofili hastalarının morluk, ağrı ve şişlik gibi belirtilerle karşılaşabileceğini vurguladı. Özgümüş, hemofilinin genellikle erkeklerde görüldüğünü ve her 10,000 doğumda yaklaşık bir erkek çocuğun bu hastalıkla doğduğunu aktardı.

 

17 Nisan Hemofili Günü: Önemli Bilgiler

Dr. Toluy Özgümüş, 17 Nisan Dünya Hemofili Günü dolayısıyla, hemofili hastalarının dikkat etmesi gereken önemli noktaları şöyle açıkladı:

 

Pıhtılaşma Sistemi: Vücudun Savunma Mekanizması

Özgümüş, “Kanın, insan yaşamı için hayati öneme sahip olduğunu ve yaralanmalarda ya da ameliyat sırasında pıhtılaşma mekanizmasının önemli rol oynadığını” belirtti. Hemofili, vücudun pıhtılaşma yeteneğini etkileyen bir hastalık olduğunu ve genellikle erkeklerde görüldüğünü ifade etti. En yaygın hemofili türü, faktör 8 eksikliği nedeniyle ortaya çıkan hemofili A’dır ve bu hastaların çoğu, hastalığın ağır formundan etkilenmektedir.” şeklinde konuştu.

Hemofili Belirtileri ve Tanısı

Hemofili, yaralanmalar sonrasında kanamanın durdurulmasında zorluklarla kendini gösterir. Bu, açık yaraların yanı sıra iç kanamalarda da görülür. Özellikle eklemler ve kas dokuları üzerindeki kanamalar, zamanla harekette kısıtlamalara, deformasyonlara ve kalıcı hasarlara neden olabilir. Dr. Özgümüş, bu durumun ciltte morluklar, eklem ve kaslarda şişlik ve ağrı ile kendini gösterdiğini belirtti.

Çocukluk Dönüm Noktası: Erken Teşhis Önemli

Hastalığın genellikle çocukluk döneminde fark edildiğini ifade eden Özgümüş, “Diş çıkarma sürecinde, hafif çarpmalarda ya da aşılama sırasında uzun süreli kanamalar, hemofili belirtisi olabilir. Ayrıca erkek çocuklarında sünnet sonrası görülen kanamalar da dikkat edilmesi gereken durumlar arasında.” dedi. Ailede hemofili öyküsü olan bireylerin bu durumu daha erken dikkate almaları önemlidir.

Hemofili Tedavisi: Erken Tanı ve Takip

Dr. Özgümüş, hemofili tedavisinde erken teşhis ve düzenli izlem yapmanın önemine vurgu yaptı: “Günümüzde pıhtılaşma faktörü konsantreleri, kanamaları kontrol altına almakta ve önleyici tedavi açısından büyük bir rol oynamaktadır. Profilaktik tedavi, kanama sıklığını azaltabilir ve hastanın yaşam kalitesini artırabilir.” şeklinde bilgi verdi.

Hemofili ile Yaşarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Kanama riski olan durumlarda hazırlıklı olun. Küçük yaralanmalar bile ciddi kanamalara yol açabilir.
  • İlaç kullanırken dikkatli olun. Aspirin gibi ilaçlar kanama riskini artırabilir; alternatif ağrı kesicileri kullanmadan önce uzmana danışın.
  • Ameliyat öncesinde doktorunuzu bilgilendirin.
  • Eklem sağlığınızı koruyacak güvenli egzersizler yapın.
  • Temas sporlarından kaçının. Hekim onayı olmadan bu tür aktivitelerde bulunmayın.
  • Diş sağlığına özen gösterin; diş eti kanamaları komplikasyonlara yol açabilir.
  • Tıbbi kimliğinizi yanınızda bulundurun; acil durumlarda hayati önem taşır.

Kadınların Dikkatinden Kaçmasın

Dr. Özgümüş, hemofilinin genellikle erkeklerde görüldüğünü, ancak benzer kanama bozukluklarının kadınlarda da görülebildiğini belirtti. Hem sağlık alanında hem de toplumda kadınlardaki kanama bulgularının ciddiye alınmadığını ve bu durumun problemlere yol açtığını ifade etti.

Toplum Bilinçlenmeli

Özgümüş, “Dünya Hemofili Federasyonu, 2025’i Dünya Hemofili Günü olarak tarihe geçirdi. Toplumda hemofiliye dair farkındalık oluşturmak, yalnızca hastalar için değil, sağlık sistemi için de kritik önem taşımaktadır.” dedi. Erken teşhis sayesinde hastaneye yatışlar ve diğer ciddi komplikasyonların önüne geçilebilir. Böylece, sağlık profesyonellerinin ve toplumun hemofili belirtilerini tanıması gerekmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“`

Related Posts

Kalp krizi geçirirken öksürmek işe yarar mı?

Adana’da Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağlar Emre Çağlıyan, kalp krizi geçirirken öksürmenin hayat kurtardığına yönelik halk arasındaki inanışın son dönemde sosyal medyada çokça yayıldığını, bu durumun insan hayatını olumsuz etkileyecek bir manipülasyon olduğunu söyledi. Doç. Dr. Çağlıyan, “Kalp damar tıkanıklığı olan bir durumda öksürmenin size hiçbir faydası olmaz. Öksürmek kalp damarınızı açmaz. Hatta ritim bozukluğunu tetikler. Bu inanış, şehir efsanesi” dedi.

Uzman: ‘Astım kadınları daha çok etkiliyor’

stımın herkeste ve her yaşta görülebileceğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Didem Özkan, ”Erişkinlerde astım görülme sıklığı yüzde 6-12, çocuklarda yüzde 6-15 oranında değişir. Kız çocuklarında ve kadınlarda daha fazla görülmektedir” dedi.

Ofis çalışanları dikkat: Günde sadece 5 dakika yeterli!

Ofis ortamında uzun süre masa başında çalışanlarda sıkça görülen duruş bozuklukları ve omurga rahatsızlıkları, kısa egzersiz molalarıyla önlenebilir. Ofiste günde yalnızca 5 dakikanızı ayırarak tüm bu sorunların önüne geçmek mümkün. Uzmanlar, her iki saatte bir yapılacak germe hareketlerinin ve yürüyüşlerin kas iskelet sistemine olumlu etkiler sağladığını vurguluyor.

Koronavirüsle Kalp Krizi Oranları Patladı!

Koronavirüs salgınıyla birlikte kalp krizlerinde patlama yaşanıyor. 25-44 yaş arasında kalp krizi geçiren kişi sayısı çığ gibi büyüyor. Peki neden? 

Yeterince dinlenemiyorsanız bu 3 yöntem sizi kısa sürede toparlayabilir

Günümüzün yoğun temposunda birçok kişi, yeterince uyusa bile kendini dinlenmiş hissetmiyor. Sürekli yorgunluk, düşük enerji ve odaklanma problemleri hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebiliyor. Uzmanlara göre, doğru yöntemlerle vücudu ve zihni kısa sürede toparlamak mümkün.

Uzmanından güneş kremiyle ilgili kritik uyarı

Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Bita Kavuncu, güneş ışınlarının sadece yaz aylarında değil yılın her döneminde cilt üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini vurguladı. Kavuncu, sağlıklı bir cilt için her mevsimde düzenli güneş koruyucu kullanımının önemine dikkat çekti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir