6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerden etkilenen Adana’nın Çukurova ilçesinde 11 bina yıkıldı, 418 kişi hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi yaralandı.
ANKA Haber Ajansı muhabiri, Hasan Alpargün Apartmanı, İhsan Bayram Sitesi, Sami Bey Apartmanı, Zeray Apartmanı, Beluk Apartmanı ve Kubilay Apartmanı’nın yıkılmasına ilişkin kamu görevlileri hakkında açılan davalar ile duruşmalarda yaşanan gelişmeleri derledi. Davalarda, depremde yıkılan binaların inşa edildiği dönemde Seyhan Belediyesi İmar Müdürü olarak görev yapan Alim Erdoğan’ın ismi öne çıktı.
“HERHANGİ BİR KUSURUM YOKTUR”
Depremde 82 kişiye mezar olan İhsan Bayram Sitesi C Blok’un davasında hakim karşısına çıkan dönemin Seyhan Belediyesi İmar Müdürü Alim Erdoğan, 1991-2001 yılları arasında belediyede görev yaptığını belirtti. Erdoğan, “Binanın ruhsat sürecinde önüme o dönemde mevzuata aykırı bir belge gelmedi. İhsan Bayram Apartmanı için de aynı prosedür uygulandı. Depremde yıkılan binada herhangi bir kusurum yoktur. Beraatimi talep ederim” dedi. Mahkeme, Erdoğan hakkında yurt dışına çıkış yasağı adli kontrolüne karar verdi.
“ALEYHTEKİ KUSURLARI KABUL ETMİYORUM”
Depremde 56 kişinin hayatını kaybettiği Zeray Apartmanı’yla ilgili de dönemin Seyhan Belediyesi İmar Müdürleri Alim Erdoğan, Fevzi Fikret Ünal ve Sevda Örün dahil 9 kamu görevlisine dava açıldı. Sanık Alim Erdoğan, savunmasında görevlerinin yalnızca yapı ruhsatı vermek olduğunu, binanın statiği ve beton kalitesinin kontrolünün kendilerinde olmadığını ileri sürdü. Erdoğan, “Binanın metrekare hesabını kontrol ediyorduk, iskan komisyonu binayı yerinde denetliyordu. Bu binanın yıkılmasında sorumluluğum yoktur. Suçlamaları ve bilirkişi raporundaki aleyhte hususları kabul etmiyorum. Beraatimi ve adli kontrol tedbirimin kaldırılmasını talep ediyorum” dedi.
“YAPI DENETİM SORUMLULUĞUM YOKTUR”
Depremde 40 kişinin yaşamını yitirdiği Sami Bey Apartmanı ile ilgili Alim Erdoğan ve eski Harita Kadastro Teknikeri Sunay Meydan hakkında dava açıldı. Bu davada savunma yapan Erdoğan, yargılamaya konu apartmana ilişkin ruhsat ve teknik işlemlerin ilgili görevlilerce hazırlanıp kendisine imza için sunulduğunu belirterek, “Projede mevzuata aykırılık yoktu, yapım aşamasında usulsüzlük olup olmadığını bilemem. İnşaat denetimi fenni mesuller tarafından yapılır, benim yapı denetim sorumluluğum yoktur. Bilirkişi raporunda tarafımıza yüklenen kusuru kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum” diye konuştu.
“MÜVEKKİLİMİN SORUMLULUĞU YALNIZCA YAPI RUHSATI VERMEKTİR”
Depremde 10 kişinin hayatını kaybettiği Beluk Apartmanı ile ilgili Alim Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 7 kamu görevlisine dava açıldı. Erdoğan’ın katılmadığı duruşmada savunma yapan avukatı, müvekkilinin sorumluluğunun yalnızca yapı ruhsatı vermek olduğunu ve binanın statiğiyle ilgili bir görevinin bulunmadığını belirterek beraat talep etti. Mahkeme heyeti, kamu görevlisi sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve haftada bir gün imza verme şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.
Depremde 2 kişinin öldüğü Kubilay Apartmanı ile ilgili de yargılanan Alim Erdoğan, bu davadaki savunmasında da “O dönemde önüme mevzuata aykırı bir belge gelmedi. Kubilay Apartmanı için de aynı prosedür uygulandı. Depremde yıkılan binada herhangi bir kusurum yoktur. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Sanık Alim Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 7 kamu görevlisi, 96 kişinin hayatını kaybettiği Hasan Alpargün dosyasında önümüzdeki ay hakim karşısına çıkacak.
İDDİANAME YOK!
Erdoğan’ın dahil olduğu 10 kamu görevlisi hakkında ise 63 kişinin yaşamını yitirdiği Tutar Yapı Sitesi’ne ilişkin yürütülen soruşturmada izin verilmiş olmasına rağmen henüz iddianame hazırlanmadı. Bazı kamu görevlileri hakkında ise soruşturma izni verilmedi.
Öte yandan, 42 kişinin hayatını kaybettiği Ekim Apartmanı ile 12 kişinin öldüğü Mete Apartmanı’na ilişkin Alim Erdoğan ve eski büro personeli Abdullah Sancar hakkında soruşturma izni verildi, ancak henüz iddianame hazırlanmadı.
“YÜZLERCE ÖLÜMDE PAYI OLANLAR TUTUKSUZ”
Tutar Yapı Sitesi’nin yıkılan C bloğunda amca ve yengesini kaybeden avukat Gülsüm Özdoğru, Adana’da 11 binanın yıkıldığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Depremin üzerinden 2,5 yılı aşkın süre geçmesine rağmen, kamu görevlileri hakkında halihazırda verilmemiş soruşturma izinleri var. Dolayısıyla yargılamaları da henüz başlamış değil ve zamanaşımı süreleri acımasızca işlemektedir. Oysa fenni mesullerin, müteahhitlerin ve statik proje müelliflerinin yargılandığı birçok dosya yerel mahkemeler nezdinde karara bağlanmıştır. Fenni mesullerin, statik proje müelliflerinin ve müteahhitlerin kamu görevlileriyle birlikte yargılanması gerekmektedir. Çünkü o dönemin kamu görevlileri, statik proje müelliflerinin, müteahhitlerin ve fenni mesullerin yaptığı ihmallere; fenni mesuller, statik proje müellifleri ve müteahhitler de kamu görevlilerinin ihmallerine en büyük tanıklardır. Kamu vicdanını zedeleyen bir başka husus ise, yargılaması başlayan kamu görevlilerinin tutuksuz yargılanıyor olmasıdır. Yüzlerce insanın ölümüne sebep olmakla yargılanan kişilerin tutuksuz yargılanmasını anlamamız mümkün değil. Kamuoyunda daha hafif suçlardan dolayı insanların tutuklu yargılandığını görürken, yüzlerce insanın ölümünde payı olma ihtimali bulunan kişilerin tutuksuz yargılanmasını anlamlandıramıyoruz.”
“BU KİŞİLER NOTER DEĞİL”
Birçok deprem davasında mağdurları temsil eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şube Başkanı avukat Baran Taygun Metin, “Adana’da 6 binanın yıkımından dolayı kamu görevlilerine dava açıldı. Bu sayının 11’e çıkmasını bekliyoruz. Binaların yapıldığı dönemde İmar Müdürü olan Alim Erdoğan, tüm davalarda sanık olarak yer alıyor” dedi.
Metin, sanık kamu görevlilerinin sık sık “Biz sadece onay vericiydik, denetim mekanizmamız yoktu” şeklinde savunma yaptığını belirterek, “Bu kişilerin her biri inşaat mühendisi, makine mühendisi ya da mimar. Ellerindeki projeye bakarak binanın plana uygun olup olmadığını değerlendirebilecek yetkinlikteler. Dolayısıyla ‘biz sadece imza attık’ savunması gerçeği yansıtmıyor. Bu kişiler noter değil; görev ve yetkileri çok daha geniş” diye konuştu.
“SERMAYE İLE ÇIKAR İLİŞKİLERİ KURMASALARDI…”
Metin, Osmaniye’de görülen Bilge Sitesi davasına atıfta bulunarak, şunları kaydetti:
“Mahkeme, kamu görevlilerinin görevinin sadece imza atmaktan ibaret olsaydı, bu işi herhangi bir kişinin de yapabileceğini belirtti. Ancak imar müdürü, mimar ve mühendisler, görevleri gereği geniş sorumluluklara sahiptir ve bu sorumlulukların sonuçlarına katlanmak zorundadır. Eğer ki bu kişiler vakti zamanında imara aykırılıkları tespit etseydi, sermaye ile çıkar ilişkileri kurmasalardı, yüzlerce insanımız bugün hayatta olabilirdi. Belki de Adana’da yıkım olmayacaktı.”
Deprem dosyalarında soruşturma ve kovuşturma izinlerinin geç verilmesi nedeniyle süreçlerin uzadığına dikkati çeken Metin, “Birçok dosyada rapor geldi ve kamu görevlilerine asli ya da tali kusur atfedildi. Yargılamaların bir an önce tamamlanması, yakınlarını kaybeden ailelerin biraz olsun rahatlaması gerekiyor. ÇHD olarak tüm dosyalarda takipçi olacağız, elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
“Kamu görevlileri ‘olası kastla’ yargılansın”
Hasan Alpargün Apartmanı’nda babası ve kardeşini kaybeden Gizem Çetin, “6 Şubat depremlerinin üzerinden 31 ay geçti, artık sevdiklerimiz yanımızda değil. Alim Erdoğan başta olmak üzere tüm kamu görevlileri ‘olursa olsun’ anlayışıyla hareket etmişlerdir. Bu nedenle tüm kamu görevlilerinin olası kastla yargılanmasını istiyoruz” dedi.